osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Mısır meselesi 215 yıldır dünya gündeminde

Napolyon'un 1798'de Mısır'ı işgalinden ve daha sonra Kavalalı'nın bölgeye hakim olmasından sonra ortaya çıkan "Mısır meselesi" dünya gündeminden hiç düşmedi.
Napolyon'un 1798'de Mısır'ı işga...
Napolyon komutasındaki Fransız ordusu 1798'de o dönemde Osmanlı toprağı olan Mısır'ı işgal etmişti. Osmanlı yönetimi bu durum karşısında Fransa'ya savaş ilan etti. Fransa'nın Mısır'ı işgalini kendi aleyhine gören İngiltere ve Rusya da Osmanlı'nın yanında yer aldılar.

Kavalalı hanedanı

Kavalalı Mehmed Ali Paşa, 1801'de Mısır'ı Fransızlar'dan kurtarmak üzere gönderilen orduda bulunuyordu. Kavalalı, Napolyon'un Mısır'ı işgalinden dolayı büyük darbe yemiş Memlûkler'in zayıflamalarından yararlanıp, Mısır'daki çeşitli gruplar ile Osmanlı Devleti'ni birbirine karşı kullanarak, durumu kendi lehine geliştirdi. Zekâ ve kudreti sayesinde halkın sevgisini kazanıp, Mısır'daki Osmanlı valilerini birer birer bertaraf ederek, yönetimi fiilen eline geçirdi.

Osmanlı hükümeti, bu gelişmeler karşısında vergiyi ödemek ve Hicaz'ı ele geçiren Vehhabiler'i tenkil etmek şartıyla, Kavalalı'ya 1805 yılında Mısır valiliğini vermek zorunda kaldı. Osmanlı yönetiminin Mehmed Ali Paşa'yı Mısır valisi olarak tanımasıyla Mısır tarihinde yeni bir sayfa açılıyordu.

İstanbul, kısa bir süre sonra Kavalalı'nın Memlûkler'den daha tehlikeli olduğunu anla­dı. Bâbıâlî, Mehmed Ali Paşa'yı başka bir yere vali yaparak, Mısır'dan uzaklaştırmak istediyse de başarılı olamadı.

Mehmed Ali Paşa, 1807 yılında Mısır'ı işgal etmek isteyen İngilizler'i durdurduğu gibi, uzun bir mücadeleden sonra Mekke'yi de Vehhabi işgalinden kurtardı. Bu ba­şarıları Kavalalı'ya Hicaz ve Habeşistan valiliklerini de kazandırdı. Bu arada Memlûk beylerinin birçoğunu da yok etmişti. Sudan'a yaptığı başarılı bir harekâtın ardından buraya da hakim oldu.

1821'de başlayan Yunan isyanının bir türlü dizginlenememesi üzerine İkinci Mahmud, Kavalalı'dan yardım birlikleri istedi. Kavalalı, oğlu İbrahim Paşa'ya Mora valiliği verilmesi şartıyla bu isteği kabul etti. Mora'da bir süre savaşan İbrahim Paşa'nın Avrupalı emperyalist güçlerin müdahalesi üzerine geri çekildi.

Mısır meselesi

Mehmed Ali Paşa ise Mora'nın kaybedilmesi üzerine Suriye valiliğinin kendisine verilmesini istedi. Verilmeyince 1831 Kasım'ında İbrahim Paşa kara ve denizden Suriye'ye girdi. Kavalalı bu harekâtı, sadece hakkı olan bir bölgeyi ele geçirmeyi hedefleyen bir sefer olarak ilân etti ve padişaha bağlılığını vurguladı. Mısır valisinin asıl gayesi ise bağımsızlıktı. Ancak bir süre sonra diplomaside "Mısır meselesi" diye anılacak bu problem uzun sürecek milletlerarası bir soruna dönüşecekti.

İbrahim Paşa 1831-1832 kışında Suriye, Lübnan ve diğer bölgeleri ele geçirdikten sonra iki savaşta Osmanlılar'ı mağlup etti. 21 Aralık 1832'de Konya yakınlarında yapılan savaşta ise Osmanlı ordusunu tekrar mağlup edip, sadrazamı esir aldı. Osmanlı yönetimi bunun üzerine diplomasiye başvurdu. Güçlü bir Kavalalı yerine zayıf bir Osmanlı'yı tercih eden Rusya İstanbul'a asker gönderdi.

Rus birliklerinin İstanbul'a gelmesinden rahatsız olan İngiltere ve Fransa, Osmanlı hükümeti ve Kavalalı üzerinde baskı kurarak, iki tarafı savaşa son verdirdiler. 6 Mayıs 1833'te Kütahya'da anlaşıldı. Suriye ve Adana Mehmed Ali Paşa idaresine verildi.

İki taraf kozlarını tam olarak paylaşamadıkları için savaş Haziran 1839'da yeniden başladı. 24 Haziran 1839'daki Nizip Savaşı'nda Osmanlılar ağır bir mağlubiyet daha aldılar. Ancak Mısır meselesinin bu ikinci safhasında da son sözü söyleyen yine Büyük Güçler oldu. Osmanlı tarafını tutan etkin İngiliz diplomasisi sayesinde imzalanan 1841'deki Londra Antlaşması'yla Mehmed Ali Paşa, Mısır'ı ırsen idare etme hakkına karşılık, Suriye, Hicaz ve Girit'i terk etti.

Kavalalı'nın reformları

Kavalalı, divan ve meclisler oluşturarak yönetimi merkezîleştirmişti. Mısır'ın eko­nomik ve kültürel açıdan kalkınması için önemli faaliyet­lerde bulundu. Fransızlar'ın yardımıyla ordusunu modernleştirdi. Nil taşkınlarının ver­diği zararları önlemek amacıyla birçok set inşa edildi. Ekilebilir araziyi artırmak için sulama sistemini ıslah etti. Mı­sır'da tarı­mın gelişmesini sağlayıp, birçok imalathanenin açıl­masını da sağladı. Pa­muk cinsinin ıslah edilmesiyle Mısır pamuk üre­timinde önde gelen ülkelerden oldu. Mısır'da ekilebilir arazi sahasını iki misline çıkarmıştı.

Kavalalı zamanında kurulan 1820'de Bulak matbaası bastığı eserlerle, önemli bir kültür merkezi oldu. 1828'de Vekâyi-i Mısır adlı resmî bir gazete Arapça ve Türkçe olarak yayımlanmaya başlandı. Kavalalı, Mısır'da modern eğitimin temellerini atıp ülkenin dört bir yanında okullar açtı. 1809'dan itibaren Avrupa'ya okumaları için öğrenci gönderdi.

Anadolu'dan Kavala'ya

Kavalalı Mehmed Ali Paşa, 1769-1770'te Kavala'da doğdu. Ailesi Anadolu'dan Kavala'ya göç etmişti. Konya veya Gümüşhane civarlarından geldiği söylenir. 1787'de asker oldu ve kısa zamanda gözünün pekliğiyle ön plana çıktı. 1801'de Mısır'a gittikten sonra beceri ve zekâsı sayesinde kısa sürede yükseldi. 1805'te Mısır valisi oldu.

Kavalalılar 1945'e kadar Mısır'ı yönettiler

Avrupalılar "Son Firavun" adını verdikleri Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Mısır'ı 1847'e kadar yönetti. 1847'nin sonlarına doğru bunama alâmetleri baş göster­ince oğlu İbrahim önce vekâle­ten yerine geçti. 1848 Eylül'ünde ise asaleten Mısır valisi oldu. Kavalalı'nın kurduğu hanedan ise 1945'e kadar Mısır'ı yönetti.

Tokat'taki Voyvoda "Kazıklı Voyvoda" değil

Tokat'ta bir süredir şehrin incisi Taşhan'ın adı Voyvoda Han olarak değiştirildi diye bir tartışma sürüp gidiyor. Bir Türk katilinin adı hana nasıl verilir deniyor. Değerli hemşehrilerim şundan emin olsunlar ki bu voyvoda, meşhur Kazıklı Voyvoda değil.

Osmanlı döneminde Tokat'ta voyvodalık sistemi vardı ve bu birkaç bölgeye mahsus bir vergi toplama şekliydi. 17. yüzyılın ortalarında 1659-1660'ta Rum, Halep ve Diyarbakır vilayetlerinde taşra defterdarlığı kaldırılarak, yerine voyvodalık kurulmuştu. Rum hazinesi voyvodalık adı altında iltizama verilmişti. Bu yeni sistem de Tokat voyvodalığı diye anılmıştır.

Geniş bir arazinin vergi mahsulâtını ellerine alan voyvodalar, iltizamla aldıkları yerleri kendileri işletebildikleri gibi, ikinci kez de iltizama verebiliyorlardı. Voyvodalık sistemi Tokat'ta Tanzimat dönemine kadar devam etti. Bu voyvodalık bir Osmanlı kurumudur ve Kazıklı Voyvoda ile hiç alakası yoktur. Tokat'taki voyvodalık, vergilerin daha etkin bir şekilde toplanması için özel sektöre ihale edilmesidir. İktisat tarihçiliğinin önemli isimlerinden Erol Özvar tarafından bu konuda önemli bir doktora tezi hazırlanmıştır.

Tokat'taki Taşhan tarihi kayıtlarda Taşhan ve Voyvoda Han olarak iki ismiyle de geçer. Kimin tarafından ve ne zaman yaptırıldığını bilemiyoruz. Muhtemelen bir voyvoda tarafından inşa edildiği, tamir edildiği veya voyvodalar burada vergi topladıkları için Voyvoda Han olarak anılmıştır.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0