osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Genç Osman

Padişah Genç Osman
Padişah Genç Osman

GENÇ OSMAN


Babası.................... : Ahmed Han-I

Annesi.................... : Mâhfîrûz Hadîce Sultan

Doğumu.................. : 3 Kasım 1604

Tahta Geçişi............ : 26 Şubat 1618

Şehîd Edilmesi........ : 20 Mayıs 1622

Saltanat Müddeti..... : 4 sene 2 ay 21 gün

Halîfelik Sırası........ : 81

Osmanlı sultanlarının on altıncısı ve İslâm halîfelerinin seksen birincisi. Sultan birinci Ahmed Han’ın oğlu olup, 3 Kasım 1604 târihinde Mâhfîrûz Vâlide Sultan’dan doğdu. İyi bir eğitimle yetiştirildi. Arabça, Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi doğu ve batı dillerini klâsiklerinden tercüme yapabilecek kadar güzel öğrendi. Kuvvetli bir edebiyat, târih, coğrafya ve matematik tahsili gördü. Fâris ve Fârisî mahlâsıyla şiirler yazdı. 26 Şubat 1618 günü babasının yerine tahta geçen amcası birinci Mustafa’nın, rahatsızlığı yüzünden tahtı bırakmaya mecbur olması üzerine Osmanlı sultânı oldu. Tahta geçtiği zaman on dört yaşında idi.

Küçük yaşta tahta geçen Genç Osman, faal ve çalışkan olmasına rağmen yaşı îcâbı tecrübesiz olup, kendisine rehber olabilecek devlet adamlarını da seçmesine fırsat verilmedi. Genç Osman tahta çıktığı sırada, sadrâzam Halil Paşa İran seferinde idi. Osmanlı ordusunun Pûl-i Şikeste’de yenilmesine rağmen, İranlılarca mukaddes sayılan Erdebil şehrinin Osmanlılar eline geçme ihtimâli üzerine İranlılar derhâl sulhe yanaştılar. İki devlet arasında Serâv sahrasında, Serâv muahedesi imzalandı (26 Eylül 161. Andlaşmaya göre; Kanunî sultan Süleymân zamanında Osmanlı-İran arasında tâyin edilen hudûd esas olacaktı. Kars ve Ahıska kaleleri Osmanlılarda kalacaktı. İran şahı her sene harac olarak 100 yük ipek kumaş vesâir kıymetli eşya verecekti. İran’da, Eshâb-ı kirama söğülüp kötülenmeyecekti. Sefer dönüşünde Pûl-i Şikeste bozgunu yüzünden Sultân tarafından azledilen Halîl Paşa, üçüncü defa olarak kapdân-ı derya oldu.

Halîl Paşa, sultan birinci Ahmed devrinde gerçekleştirdiği Akdeniz seferlerine benzer bir başarıyı 1620 yazındaki seferinde de kazandı. Donanma-yı hümâyûnu İstanbul’dan Mora’nın güneybatı kıyısındaki Türk üssü Navarin’e getirdi. Burada İyonya (Yunan) denizini kuzeye doğru geçerek Otranto boğazında Adriyatik’e geldi. Dırac üssünde iken iki İtalya gemisini ele geçirdi. Daha sonra hiç beklenmedik bir tarzda doğudan batıya doğru Adriyatik denizine geçerek Manfredonia körfezine girdi ve İtalya’ya asker çıkardı. İspanya’ya âid Manfredonia limanını aldı ve tahrib etti. Türklere ancak üç gün dayanabilen şehrin kalesi de teslim oldu. Halîl Paşa bu zaferini Pâdişâh’a ve husûsî bir mektupla da şeyhi Üsküdarlı Azîz Mahmûd Hüdâî hazretlerine bildirdi ve çok hayır duâ aldı.

Genç Osman, memleketin doğusunu Serâv muahedesi ile garantiye aldıktan sonra, 1617’den beri devleti uğraştıran Lehistan üzerine sefer açmak istiyordu. Bu konuda kendisini sadrâzam Güzelce Ali Paşa destekliyordu. Lehistan’ın yardımı ile Kazakların Karadeniz’e çıkarak Boğaziçi’ne kadar inip yağma yapmaları yüzünden sahillerde emniyet kalmamıştı. Bu sırada bâzı devlet adamları Pâdişâh’ın Lehistan’a sefer açmasını istemiyorlardı. Genç Osman, bu husustaki mütâlâaları dinlemiyerek ordunun sefer hazırlığına başlamasını emretti. Sadrâzam Ali Paşa sefer hazırlığı yaparken yakalandığı hastalıktan vefât etti. Bunun üzerine bostancı başılıktan yetişme Hüseyin Paşa sadârete getirildi. Hazırlıkların yapıldığı sırada Boğdan voyvodası Gatiani ihanet etti. Bunun üzerine öncü kuvvet olarak İskender Paşa emrinde; Kırım hanı, Rumeli beylerbeyi, Niğbolu beyi, Vidin beyi ve daha bir takım beylerden meydana gelen ordu, Prut nehrini geçip Dinyester boylarına yürüdü. Yaş civarında Lehistan başkumandanı Stanislav Zolkiyoveski’nin ordusu ile karşılaştı. 20 Eylül 1620 günü erken saatlerde başlayan öncü kuvvetlerin muhârebesinde, İskender Paşa büyük başarı gösterdi. Boğdan voyvodası Gatiani yakalanarak îdâm edildi. Leh başkumandanı Pâdişâh’a harac vermeyi teklif ederek sulh yapılmasını istedi ise de red edildi. Sulh için gönderdikleri elçi İstanbul’a kabul edilmeyerek Küçükçekmece’den geri çevrildi.

Sultan Osman, Lehistan’ı ele geçirip Baltık denizine çıkmak, orada bir donanma kurmak ve bu suretle Atlas okyanusuna geçip Avrupa hıristiyanlığını; hem Akdeniz, hem Okyanus donanmalarıyla çenber içine almak ve Almanya imparatorluğuna karşı Türkiye’ye temayül göstermekte olan protestanlığı da himâyesi altına alıp, hıristiyanlığı parçalıyarak bütün kıt’aya hâkim olmak istiyordu. 29 Nisan 1621 günü otağ-ı hümâyûn Dâvûdpaşa’da kuruldu. 21 Mayıs 1621’de genç Sultan, Cuma namazıyla beraber küsûf namazı da kılarak, orduya hareket emri verdi. Bugün güneş tutulduğu için halk, ordunun hareketinin bir gün geciktirilmesini ümid ediyordu. Zîrâ güneşin tutulduğu gün; bâzı kimseler tarafından uğursuz sayılmakta idi. Hâlbuki dinimizde böyle şeyler yoktur. Nitekim Peygamber efendimizin vefât eden mahdumu İbrâhim’in defni esnasında güneş tutulmuştu. “İbrâhim’in vefâtı için güneş tutuldu” denilince, Resûlullah efendimiz; “Ay ve güneş Allahü teâlâ’nın, varlığını ve birliğini gösteren iki âyetidir. Kimsenin ölmesi, kalması ile tutulmazlar. Onları görünce, Allahü teâlâyı hatırlayınız” buyurmuşlardı. Bu sebeple aynı gün hareket edildi. Sultan, ordusu ile 31 Mayıs günü Edirne’ye vardı. Ordu burada tâlim yaptı. Tüfek atışlarında başarılı olanlara Sultan tarafından çeşitli hediyeler verildi.

Çeşitli yerlerden gelen kuvvetlerin katılması ile asker sayısı yüzbine yaklaşmıştı. Sultan, bâzı akıncı beylerini ve Kırım hanını, Lehistan içlerine akınlar yapmakla vazifelendirdi. 16 Haziran’da Edirne’den hareket eden ordu, 12 Temmuz’da Dobrica’da Tulçi’nin 30 km. kadar kuzeybatısında ve Tuna’nın sağ kıyısında bulunan Isakçı’ya vardı. Karşı tarafa geçmek için kur***
köprünün gözetimini Pâdişâhın kendisi yaptı. 24 Temmuz 1621’de kapdân-ı derya Halîl Paşa da donanma ile Isakçı’ya geldi. 29 Temmuz’da Isakçı’dan hareket eden ordu-yı hümâyûna 8 Ağustos’da Eflâk voyvodası da katıldı. Düşman ordusunun Hotin önlerinde mevzîlendiği haberi, öncü kuvvetler tarafından orduya bildirildi. Osmanlı ordusu 1 Eylül 1621 günü Hotin kalesi önüne geldi.

....
Devamını görmek için lütfen giriş yapınız veya Üye Olunuz.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0