osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Ankara Savaşı

Ankara Savaşı
Ankara Savaşı

Bâyezid ve Timur arasinda teati edilen mektuplar, ortaligi yatistirmaya kifayet etmeyince muharebe kaçinilmaz bir hal almisti. Tarihlerde tafsilatli ve genis bir sekilde verilen Ankara Meydan Muharebesi'nin bütün detaylarina temas etmeyecegimize isaret etmek gerekiyor.

Büyük bir casusluk ve haber alma teskilatina sahib oldugu anlasilan Timur, elindeki kuvvetler ile Anadolu'da fazla bir is göremeyecegini anlayarak, Orta Asya'da bulunan en güzide kuvvetlerini getirmeye mecbur olmustu. Kisi, Karabag'da geçirdikten sonra Azerbaycan ve Gürcistan'da yeniden toplayip düzene soktugu ordusuyla Anadolu'ya yürümeye karar vermisti. Böylece Timur, bu yeni ordusuyla Erzurum ve Kemah yolunu takib ile Orta Anadolu'ya dogru yol almaya basladi. Osmanlilardan aldigi topraklan tekrar Türkmen beylerine vererek onlarin destegini sagladi. Böylece, Osmanlilarin, senelerce ugrasip sagladigi Anadolu birligini de bozmus oldu.

Kirsehir'e dogru yürümekte olan Timur, o sirada Osmanli kuvvetlerinin kendi üzerine dogru gelmekte oldugunu haber alinca, durumun kendisi için müsait olmadigini anlayip telasa kapilir. Ordusunun erkâni ile görüserek Osmanli ordusunu arkada birakmak üzere Ankara yolunu tutar.

Timur, Ankara önüne gelir gelmez Ankara kalesini kusatir. Kale muhafizi Yakub Bey, burayi bütün gücü ile müdafaa eder. Timur, Bâyezid'in kendisinin geldigi yoldan gelecegini tahmin ile o cepheyi iyice tahkim eder. Ankara kalesini de kuzey dogu yani iç kale tarafindan almak istiyordu. Bu maksatla kalenin suyunu keserek Osmanli kuvvetleri gelmeden önce burayi düsürmeye çalisiyordu.

Timur, Osmanli ordusunun daha geç gelecegini de tahmin etmisti.

Fakat o, bu tahmininde yanilmisti. Çünkü Bâyezid'in kuvvetleri seri bir yürüyüsle çok daha evvel ve hem de Timur'un hiç beklemedigi bir yoldan gelip ortaya çikmislardi. Halbuki Timur, Osmanli ordusunu güney dogudan gelecek diye beklerken Osmanlilar kuzey dogudan yani Kalecik, Rayli üzerinden gelerek Çubukova'da Meliksah köyüne inmislerdi. Buna göre Timur bir baskina ugramis demekti. Bu tehlikeli durum karsisinda buhranlar geçiren Timur, itidalini muhafaza ederek bütün gece çalisip cephesini degistirmis ve kale kenarindan da çekilmisti. Timur'u bu sekilde hazirliksiz yakalayan Bâyezid ise hayatina mal olacak bir hata isliyordu. O, Timur'un bu durumundan istifade etmek için, ogullari ile komutanlarinin hemen taarruza geçilmesi hakkindaki israrlarini dinlemeyerek büyük bir firsati kaçirmis oldu. Bâyezid, mertçe bir muharebe olmasini istiyordu. Böyle bir anlayis ve bekleme, Timur'a vakit kazandirip onu düsmüs oldugu tehlikeli durumdan kurtarmisti.

Ankara Muharebesi diye meshur olan ve Anadolu'daki Osmanli hâkimiyeti ile Istanbul'un fethini yarim asir geciktiren bu savasin, gün olarak tarihi hakkinda farkli görüsler bulunmaktadir. Bununla beraber dogruya en yakin olan görüse göre 27 Zilhicce 804 (28 Temmuz 1402) tarihinde yapilmistir.

Her iki ordunun mevcudu hakkinda kaynaklar farkli bilgiler vermekte iseler de, Timur'un ordusunun daha kalabalik oldugunda (160 bin) birlesmektedirler. Bu büyük güce karsilik Osmanli ordusunun mevcudu ise yetmis bin civarinda idi. Ankara yakinindaki Çubuk Ovasi'nda yapilan savasin baslangicinda Osmanlilar üstün bir duruma gelmislerdi. Fakat Osmanli ordusundaki Kara Tatarlarin ihaneti ve Anadolu Beylerine bagli timarli sipahilerin Timur tarafina geçmeleri, harbin Osmanlilar tarafindan kayb edilmesine sebep oldu.

Bu tehlikeli hal üzerine Bayezid'e geri çekilmesi tavsiye edildiyse de o, bunu kabul etmedi. Harbin kayb edildigini gören Yildirim Bâyezid, Vezir-i Azam Ali Pasa ile Murad Pasa, Yeniçeri Agasi Hasan Aga ve Karesi subasisi Inebeye, büyük sehzade Süleyman Çelebi'yi alip kaçirmalarini emr eder. Böylece Yildirim'in basina bir sey gelse bile devleti yeniden kurmak ve toparlamak için bir sehzade kurtulmus olacakti. Bu esnada ihtiyat kuvvetlerinin basinda bulunan Çelebi Mehmed de maiyetinde bulunan bin kadar adam ile sancak merkezi olan Amasya'ya dogru gitmisti. Bundan baska Osmanli ordusunda bulunan Sirp despotu ile kardesinin komutasi altindaki kuvvetler de kaçmislardi. Bütün bunlara karsi Yildirim Bâyezid yerinde duruyor ve Minnet Bey'in kaçma teklifini red ederek serefle ölmeyi tercih ettigini söylüyordu. Fakat bulundugu yerde kalmasinin uygun olmadigini anlayarak daha gerideki Çataltepe'ye çekildi. Maiyetinde iki üç bin yaya ve atli kuvveti kalmisti. Bu kuvvetlere karsi yetmis bin kisilik Timur kuvvetleri merkezden hücum ediyordu. Çataltepe bir kaç kat Timur kuvvetleri ile sarilmisti. Bâyezid, elinde balta ile hücum edenleri orada hemen yere seriyordu. Bâyezid, bu durumdan kurtulabilmek ve Timur'un kat kat olan saflarini yarmak için ortaligin kararmasini bekliyordu. Bir ara az bir kuvvetle ilk muhasara hattini yarip firlamaga muvaffak oldu. Fakat sayisiz çenberle çevrilmis oldugundan her muhasara hattini zorlukla geçiyordu. Bâyezid'in kaçtigi haberi alininca takibi için büyük bir kuvvet gönderildi. Nihayet son müdafaa tepesinden üç saat ayrildiktan sonra ati yere yuvarlandi. Yeni bir ata binmesine meydan verilmeden yakalandi. Böylece Bâyezid, Timur'a esir düstü (28 Temmuz 1402). Böylece kaderin, savaslarda süratli hareket etmesinden dolayi, kendisine layik gördügü Yildirim ünvanina sahip olan bu mert ve cesur hükümdar, aleyhine örülen agin içine düserek esir alinmis oldu.

Mevlânâ Hatifî, Sehnâmesinde Yildirim Bâyezid'in hücumlarindan ve kahramanca çarpismasindan bahs ederken söyle der:

"Bâyezid Han, öyle bir siddetle hücum eylemis ki, önüne geleni yere düsürüp Timur'un önüne kadar varmis. Timur, kendi üzerine dogru yildirim gibi bir fedainin geldigini görünce ürkmüs ve fena halde korkmustu. O esnada Timur'un yaninda bulunan Germiyanoglu, kendisine "Han'im, gafil olma bu firsat bir daha ele geçmez. Bu fedai Yildirim Han'in kendisidir." deyince Timur hemen kemandazlarina "Sakin Yildirim'a bir zarar getirmeyiniz, sag olarak ele geçiriniz" diye emir vermisti. Dört bir taraftan kemendler atilarak Yildirim'i attan düsürdüler. Yaya kalinca etrafini sardilar. Yildirim Han hançerle bir çok kisiyi hâk-i helâke serdi (öldürdü). Nihayet birçok kisi etrafini sarip onu yakaladilar. Yildirim teslim olmadi, silahini da teslim etmedi. Bununla beraber onu kullanamayacak sekilde her taraftan tutmuslardi.

Ankara galibiyeti ile Anadolu'yu harabeye çevirecek olan Timur, bu galibiyetini Fransa krali VI. Sari ile Ingiltere krali IV. Henri'ye bildirmek üzere mektuplar yollamis ve kendilerinin Nigbolu Muharebesinde yenemedikleri Osmanli hükümdarini yenip esir aldigini bildirmistir. Farsça metni elimizde bulunan mektuba göre Timur, Fransa kralindan büyük bir övgü ile bahs etmekte ve müsterek düsman olarak kabul ettigi Osmanli Devletini perisan ettigini bildirmektedir. Isin önemli noktalarindan biri de Fransa kralinin mektubunu getiren F. Fransiskos adindaki papaza Timur'un çok iyi davranmis olmasidir. Fransa kralina devamli iyi dualarda bulundugunu ifade eden Timur, "bizim ve sizin düsmanlarimizi müzmahil eyledim" gibi bir ifade ile âdeta Osmanlilari ortadan kaldirmak için bati ile is birligi yapmis ve belki de onlarin tesviki ile Anadolu'ya gelmis görünmektedir. Nitekim sözü edilen mektupta Timur söyle demektedir:

"Bu muhibbinin, yüz bin selam ve hayirhahligini dünyalar kadar çok hulusunu Fransa krali kabul buyursun. Ed'iye (dualar) tebliginden sonra siz emir-i kebirin re'y-i âlilerine arz olunur ki, Ferrari Fransiskos adindaki vaiz rahib tarafimiza geldi. Ve mulûkî mektuplari getirdi. Ve siz emir-i kebirin iyi adini ve azamet-i sanini bize bildirdi. Çok mesrur olduk. Su dahi beyan olunur ki, leskerenbuh ile gidüp yaver-i bari-i Teala ile bizim ve sizin düsmanlarimizi müzmahil eyledim. Bundan sonra sultaniye sehrinin murahassasi F. Cevanî'yi huzurunuza gönderdim. Her ne ki vaki oldu ise arz ve takrir eder. Simdi siz emir-i kebirden rica ederim ki, daima nâme-i humayunlarinizin irsal kilinup bize haber-i selamet ve afiyetiniz ilâm oluna..."

Timur, muharebeden sonra Osmanli kuvvetlerini takib için asker sevk ettigi gibi Osmanli sehzadesi Süleyman Çelebi'yi yakalamak üzere de torunu Mehmed Mirza'yi otuz bin kisilik bir kuvvetle Bursa üzerine göndermisti.

Ankara önünde sekiz gün kalan Timur, oradan Kütahya'ya gelir. Burayi begendigi için bir ay kadar burada kalir. Bursa üzerine hareket eden Mehmed Mirza'nin maiyetinde amcasinin oglu Ebu Bekir Mirza, Emir Cihan Sah, Emir Seyh Nureddin ve Emir Süyüncük bulunuyordu. Bursa'ya kadar olan yerleri yagmalayan bu 30 bin kisilik birlik, henüz Bursa'ya ulasamadan Süleyman Çelebi kizkardesi Fatma ile küçük kardesi Kasim Çelebi'yi yanina alarak kaçmaya muvaffak olmustu. Bursa halkinin bir kismi Uludag'a çekilmis, bir kismi da sahile dogru firara baslamisti. Kaçmaya çalisanlarin çogu esir edildi. Semseddin Cezerî, Seyyid Semseddin Muhammed Buharî ve Semseddin Muhammed Fenarî gibi Bursa'nin önemli sahsiyetleri de bu esirler arasinda bulunuyorlardi. Emir Seyh Nureddin, Bursa'yi elde edince yagmaya baslar ve mal için Bursa halkina her türlü zulüm ve iskenceyi reva görür. Bunlar, halka bir sey birakmayacak derecede onlari soyarlar. Bursa'nin çevresi de bu talihsizlikten nasibini alir. Bu soygun ve tahribattan sonra tamamen ahsab mimariye dayali olan Bursa atese verilir. Böylece Bursa tamamen yanar. Timur'un kuvvetleri, Süleyman Çelebi'nin kaçirmaya muvaffak olamadigi bütün Osmanli hazinesini ele geçirmisti. Bunca senelik seferlerin sonunda toplanan bu zengin hazine ile sarayin kiymetli esyasi Timur'un veziri Serafeddin Ali ile Müstevfî Seyfeddin Tunî tarafindan defter yapilip kayd edildi. Bu arada daha önce Sehzade Mustafa'ya nisanlanmis bulunan Ahmed Celayirî'nin kizi, Bursa'da esir alinanlar arasinda idi. Bâyezid'in zevcesi (Sirp kralinin kiz kardesi) ile iki kizi da galiplerin eline düstü. Bütün bunlar, Kütahya'da bulunan Timur'a götürülüp takdim edildi.

Timur, Kütahya'da bulundugu sirada etrafi vurdurup kendi emniyetini sagladiktan sonra Bâyezid'in, memleketlerini almis oldugu Karaman, Germiyan, Aydin, Saruhan, Mentese ve Hamid ogullari'nin beyliklerini tekrar kendilerine iade eder. Bunlar, Timur'un yüksek hâkimiyeti altinda dedelerinden kalan yerlere tekrar sahip olurlar. Timur, Bâyezid'in oglu Süleyman Çelebi'ye mektup yazarak kendisine tabi olmasini bildirmisti. Bunun üzerine o da Seyh Ramazan ismindeki elçisi vasitasiyle bu teklifi kabul ettigini bildirmisti. Buna karsilik Timur kendisine baglilik alâmeti olarak tac ve hil'at göndermisti. Böylece o, Süleyman Çelebi'ye Trakya'yi, Çelebi Mehmed'e Amasya ve çevresini, Isa Çelebi'ye de Bursa ve havalisini vererek yüksek hâkimiyeti altinda Osmanli Devleti'ni üç parçaya böldü. Bu vesile ile ileride meydana gelecek olan ve Osmanli tarihinde "Fetret devri" diye anilacak kardesler arasindaki taht mücadelelerine zemin hazirlamis oldu.



Anadolu'da sekiz ay kadar kalan Timur, birçok sehri yakip yagmalattirdiktan sonra Rumeli, adalar, Bizans imparatoru ve Memlûk sultanini nüfuzu altina aldi. Anadolu'da eski beylikleri ihya edip kurduktan ve Osmanli Devleti'ni dagittiktan sonra memleketine döndü. Giderken, Selçuklular zamaninda Mogollar tarafindan Anadolu'ya getirilip yerlestirilen Kara Tatarlari da yaninda götürmüstü.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0