osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Şehzade Selim Ve Ahmed

Şehzade Selim Ve Ahmed
Şehzade Selim Ve Ahmed
Bâyezid'in, hayatta kalan en büyük oglu olup 870 (M. l465) yilinda dogmustur. Babasi tarafindan çok sevildigi gibi Vezir-i A'zam Hadim Ali Pasa da onun tarafini tutuyordu. Bu bakimdan, her an hükümdar olabilirdi. Sehzâde Ahmed, mutedil ve her seyi düsünerek ona göre tedbir alan bir kimse oldugundan, bir kisim devlet erkâni da, onun, babasinin yerine geçmesine taraftardi. Hatta Sah - Kulu (Seytankulu)'yu ortadan kaldirmakla görevlendirilen Hadim Ali Pasa, Sehzâde Ahmed'le görüstügü zaman kendisinin hükümdar olduguna dair padisah nâmina sehzâdeye teminat vermisti. Bununla beraber bu isin, Sah -Kulu isyaninin bastirilmasindan sonra gerçeklesebilecegini söylüyordu. Bundan dolayi Sehzâde Ahmed, kendisini hükümdar bilerek askere ve komutanlara ihsanlarda bulunuyordu. Bununla berabr kendisine bey'at ettirmek istedigi yeniçerilerin "Padisahimiz hayatta oldukça kimseyi hükümdar tanimayiz" diye onun bu pesin kararina karsi çikip red cevabi vermeleri, sehzâdeyi müteessir etmisti. Ahmed, en çok kardesi Korkud'un hükümdar olacagindan endise ediyordu. Sehzâde Ahmed'in en samimi taraftari olan Hadim Ali Pasa'nin, Sah - Kulu olayinda ölümü, bunun isini biraz bozmus ise de gerek babasi, gerekse diger devlet erkâni, bu arada Rumeli'de Mihalogullari ve diger beyler kendisini istiyorlardi. Hatta Rumeli akincilari " Biz, sana tabiyiz ne durursun" diye Ahmed'e haber göndermislerdi. Fakat Hadim Ali Pasa'nin ölümü üzerine onun Sah - Kulu asilerini takip etmeyip Amasya'a gidisi yeniçerilerin hosnutsuzluguna sebep olmustu.





Sehzâde Ahmed, en büyük taraftari olan Hadim Ali Pasa'yi kaybedince çok üzüldü. Anadolu ve Kapikulu halkina agir sözler söyledi. Ordu ile arasindaki sogukluk bir kat daha fazlalasti. Hele Yavuz Sultan Selime'e Avrupa'da bir sancagin verildigini isitince hiddeti bir kat daha artmisti. Bu yüzden, Sah - Kulu isini bir tarafa birakarak, Selim meselesini takib etmeye basladi. Anadolu'yu Kizilbas'tan temizlemeye ugrasacagina Afyon'da oturarak Anadolu'nun yakilip yikilmasina ve halkin soyulmasina, devlet kuvvetlerinin yenilmesine âdeta seyirci kaldi. Günlerini, padisahlik hayallerinin tahakkuku için Edirne'ye ulak ve mektuplar göndermekle geçirdi. Sehzâdenin bu hali, Anadolu halki ve askerlerinin gözünden kaçmadi. Böyle bir tutum ve davranis, onun, halk nazarindaki itibarinin düsmesine sebep oldu.





Sehzâde Selim ve Hükümdar Olusu





Sultan II. Bâyezid'in hayatta kalan üçüncü oglu idi. Annesi Dulkadiroglu Alâuddevle'nin kizi Ayse Hatun'du. Babasinin Sancakbeyi olarak bulundugu Amasya'da dünyaya gelmis olup dogum tarihi 875 ( l470 ) olarak kabul edilmekle birlikte hicrî 87l veya 872 seneleri olabilecegi de belirtilmektedir. Selim de Sehzâde korkud gibi dedesi Fâtih'in yaninda büyüdü. Devrin hocalarindan ders aldi. Sehzâde Ahmed ve korkud'un yumusak huyluluguna karsilik Selim, sert, cevval ve hareketli idi. Sairlik yönü de bulunan Selim,Türkçe, Farsça ve Tatarca siirler söylerdi.





Sehzâde Selim, babasinin, uzun zamandan beri bozulmaya yüz tutan devlet islerinden müteessiren saltanati terk edecegini haber aldigi için, tertibat almayi uygun görmüs olmalidir. Bilindigi gibi bu dönemde, hanedan içinde henüz bir "Verâset-i Saltanat Kanunu" bulunmadigindan, Fâtih kanunnâmesi geregince hükümdar olan sehzâde, diger kardeslerini "Nizâm-i âlem" için öldürebilirdi. Bu sebeple Selim, kardesleri olan Ahmed ve Korkud'un durumlarini gözden irak bulundurmuyordu. Bununla beraber, Istanbul'a uzak olmasindan dolayi saglikli haberler de alamiyordu.





Sehzâde Ahmed, yumusakligi ve sakin hali ile bütün devlet erkâninin takdirini kazanmisti. Halbuki Selim, atakligi ve sertligi ile taniniyor, bu yüzden de kendisinden çekiniliyordu. Nitekim, bu siralarda Erzincan ve çevresinde faaliyette bulunan Sah Ismail'i o mintikadan uzaklastirdigi gibi, Gürcüler üzerine de sefer yaparak o taraflarda da kendisini göstermis oldugundan onun bu hal ve tavirlari babasina karsi " serkesâne vaziyet aldi" seklinde gösterilmisti. Sehzâde Selim, saltanati elde etmek isteyen kardeslerine karsi hazirliklar yapmis, kendisine bagli olan kuvvetlerden baska, Kirim Hani kuvvetlerinden de istifade etmisti. Nitekim, Rumeli'ye geçtigi sirada Kirim Hani'nin küçük oglu komutasinda yaninda üçyüz elli kadar Tatar askeri vardi. O, taraftarlari vâsitasiyle Yeniçeri Ocagi'ni da elde etmisti.





Sehzâde Selim'in, Rumeli'ye geçtigi haberi Istanbul'a ulastigi zaman devlet erkâni, padisahi Edirne'ye götürmek üzere yola çikarmisti. Bu sayede Selim'in üzerine asker de sevk edilecekti. Bu durumu ögrenen Selim, " asi olmadigini ve babasina tazimlerini arz için geldigini " bildirmisti. Bu arada babasi tarafindan kendisine nasihatta bulunmak üzere gönderilen elçiye iltifatlarda bulunmustu.





Selim'i sevmeyip onun aleyhinde bulunan kimseler, bu durumu kabul etmeyerek Selim'in üzerine Rumeli beylerbeyi Hasan Pasa'yi göndermislerdi. Fakat Hasan Pasa, harb etmeden Edirne'ye dönmüstü. Bunun üzerine padisah bizzat kendisi Selim'e karsi harekete geçmisti.





Bâyezid, ihtiyar oldugundan araba ile hareket edip Çukurçayir'da Selim'in ordugahinin karsisina gelmisti. Selim, ordusuna, karsi taraftan bir taarruz vaki olmadikça harekete geçilmemesi emrini vermisti. Bu esnada, Sultan II. Bâyezid'e, binmis oldugu arabanin penceresinden, elini öpmek üzere gelen oglunun kuvvetleri gösterildigi zaman padisah, üzüntüsünden aglamisti. Sehzâde Selim'e taraftar olmalari ihtimal dahilinde buluan Rumeli akinci ve sancakbeylerinin istirham ve istekleri üzerine muharebeden vaz geçilerek iki taraf arasinda bir anlasma saglandi. Buna göre Selim'e bir heyet gönderilip simdilik babasi ile görüsmesine imkân bulunmadigi, bununla beraber Sehzâde Ahmed'in veliahd olarak tayin edilmeyecegi bildirilmisti. Ayrica, Rumeli'den istedigi Semendire sancaginini kendisine tevcih edildigi bildirildi.





Bâyezid, sehzâdelerinden hiç birini, digerlerine tercih etmeyecek ve onlardan birini veliahd yapmayacagina dair bir de ahidnâme yazdirarak bu olayin ilk safhasini kapatmis oluyordu. Böylece veliahd tayini isini önlmeyi basaran Selim, emri altindaki askerle Semendire'ye gitmeyip, Rumeli beylerinin karari ile Eski Zagra ve Filibe taraflarinda kalarak Semendire'ye bir vekil göndermist.





Vezir-i A'zam Hadim Ali Pasa'nin, Sah - Kulu olayinda sehid olmasi ve o siralarda, Karaman Valisi olan oglu Sehinsah'in vefat haberini almasi üzerine çok üzülen Sultan Bâyezid, Edirne'den Istanbul'a hareket edip saltanattan çekilmeyi düsünür. Böyle bir durumda kimin saltanata gelecegi meselesi tekrar gündeme gelir. Devlet erkâni, Sehzâde Ahmed'in, babasinin yerine geçmesine taraftardir. Fakat Hadim Ali Pasa'nin yerine Vezir-i A'zamliga gelen Hersekzâde Ahmed Pasa, bu görüse katilmamaktadir. Bununla beraber yapabilecegi fazla bir sey de yoktur. Daha önce Selim'e hiç bir sehzâdenin veliahd olmayacagina dair söz verilmis olmasina ragmen Ahmed, tahta geçmek üzere Istanbul'a davet edilir. Filibe'de bulunan Sehzâde Selim, adamlari vâsitasiyle bütün bu görüsme ve gelismelerden haberdar olur.





Selim, alinan kararin, kendisine verilen ahidnâmeye aykiri oldugunu görünce 40 bin kisilik bir kuvvetle Çorlu'da babasinin kuvvetlerinin bulundugu Karisdiran Ovasi'na gelir. Sehzâde Ahmed taraftarlari, II. Bâyezid'i, Selim'in aleyhine tahrik için arabasinin örtüsünü kaldirarak "Elinizi öpmeye gelen oglunuzun kuvvetini görün, müretteb ve müsellah (silahli) askerlerle ogul babayi böyle mi ziyaret eder?" diyerek padisahi ogluyla savasa tahrik etmislerdi.





9l7 Cemaziyelevvel'inin sekizinci günü (Agustos l5ll )'de iki taraf arasinda meydana gelen muharebe, Selim'in aleyhine sonuçlanir. Bundan sonra, Sehzâde Ahmed'in hükümdarligi kesinlesmis gibi olur. Bu sebeple Ahmed Istanbul'a davet edilir. Bununla beraber Hersekzâde Ahmed Pasa, daha önce verilmis ahidnâmeye sadik kalinmasini isteyecek ve fakat sözünü dinletemeyecektir. Sehzâde Ahmed, aldigi emir üzerine sür'atle Istanbul'a dogru yola çikip Gebze'ye, oradan da Maltepe'ye gelir. Fakat yeniçerilerin kendisini istememeleri ve Istanbul'da bazi isyan hareketlerine girismeleri üzerine tekrar Anadolu'ya döner.





Selim'in aleyhtarlari, Ahmed'in muvaffak olamamasi üzerine bu defa da Sehzâde Korkud'u hükümdar yapmak üzere onu Istanbul'a davet ederler. Manisa'da bulunan bu sehzâde, sür'atle Mihalic'e, oradan da kayiklarla Davut Pasa iskelesine gelip karaya çikar. Önce yeniçeri ocagina gitmis sonra babasini görüp kardesi Ahmed'den kaçtigini söyler. Yeniçeriler, Korkud'a karsi saygida kusur etmezler, ancak Selim'den baskasini hükümdar olarak istemediklerini de münasib bir sekilde anlatirlar.





Bütün bu gelismeler karsisinda, idareyi Selim'e terk etmekten baska çare bulamayan II. Bâyezid, oglu Selim'i Istanbul'a davet eder. Sehzâde Selim, kara yolu ile Kefe'den Akkirman'a oradan da Rumeli'ye geçip Istanbul'a gelir.Devlet erkâni tarafindan karsilanip tebrik edilen Selim'in, Divân-i Hümayûn'a gelip babasinin elini öpmesi istenir. Fakat bir suikast olur endisesiyle Selim, ancak at üzerinde babasi ile görüsmeyi kabul eder. Ertesi gün Selim, bütün devlet ricalinin hazir bulundugu bir sirada babasi ile görüsür. Bâyezid, oglunun hükümdar olmak istedigini ve askerle bir kisim devlet adaminin da bunu destekledigini görünce, diger sehzâdelerden herhangi birinin kendisine muhalefet etmedikçe öldürülmemesi sözünü de aldiktan sonra saltanati kendisine terk eder. Böyece 8 Safer 9l8 Cumartesi (25 Nisan l5l2) günü vezirler saraydan çikip Selim'in saltanata geçtigini ilan ederler. Yavuz Sultan Selim'in tahta geçis tarihi olarak 7 Safer gününü veren kaynaklar da (M. Süreyya, Sicill-i Osmanî, I, 3 bulunmaktadir. Bundan sonra Selim gelip babasinin elini öper ve onun hayir duasini alir. Bu esnada II, Bâyezid, ogluna su ögüdü verir:





Kâfirin katline eyle ihtimam





Kim anunla tutar din-ü mülk nizâm





Padisah oldunsa adli pise et (önde tut)





Zulm-ü bidad (adaletsizlik) eyleme endise et





Merhamet et âciz u bi-çareye (çaresize)





Sefkat eyle bi-kes (kimsesiz) u âvareye





Tangri içün it ehl-i ilme ihtiram





Derdmend ( dertli)in hatirin hos gör müdam





Müfsidin neslini kes ger sah isen





Adle meyl et bende-i Allah (Allah'in kulu) isen.





Öyle anlasiliyor ki Yavuz Sultan Selim, babasina, kardesleri rahat durduklari müddetçe hayatlarina dokunmayacagina dair söz vermisti. Verdigi bu söz sebebiyle gelisi ve tahta çikisi esnasinda, Istanbul'da bulunan kardesi Korkud'a saygi gösterdi. Onu, Saruhan Sancakbeyligi'nde birakti. Kirim Hani'na bir mektup yazarak padisah oldugunu ve yaninda bulunan Sehzâde Süleyman'i göndermesini bildirdi. Yavuzun, padisah olusu, gerek Istanbul, gerekse bütün bir devlette büyük bir sevinç ve cosku ile karsilandi. Hakkinda medhiyeler yazildi. Fakat kardesi Sehzâde Ahmed ve ogullari bu haberi hiç begenmediler. Bu sebeple Murad (Ahmed'in oglu ) Amasya'da, Ahmed ve Alâeddin Konya'da Selim'in hükümdarligini tanimadilar. Onlar da müstakil birer hükümdar gibi yasamaya basladilar.





Selim'in tahta geçisi, gerek Osmanli, gerekse Sünnî Islâm dünyasi için hayirli bir hareket olmustu. Zira, bir bakima Iran'in ileri karakolu olarak vazife gören Siîlik, II. Bâyezid döneminde Osmanli topraklarinda faaliyet gösterirken, Sünnî akide ve tarikatlar, bu istilaci hücuma ayni cins silahlarla mukabele edemiyorlardi. Daha önce de temas edildigi gibi bir "Mehdi" hikayesinin arkasina siginan bu sekavet ve saltanat ihtirasinin maskesini düsürmek gerekiyordu. Bu da ancak Selim gibi ileriyi gören, ufuktaki büyük tehlikeyi sezen, sert, cevval ve dirayetli bir idareci ile mümkün olurdu. Ülkeye sizmaya çalisan bu Siîlik tehlikesi, onu, babasina karsi gelmeye kadar götürdü. Kendisinin ve memleketin halini " pederimle görüsüp ahval-i devleti sifahen arz etmek muktezay-i maslahattir" diye ayak diredigi halde, kendisini istemeyen devlet adamlari, onun bu talebini yerine getirmekten siddetle çekindiler. Onlar, sadece babasinin elini öpmeyi kast eden bir kimse, böyle bir ordu ile nasil gelir diyerek babasi ile görüsmesine bile müsaade etmediler. Onlara göre yasli hükümdar, tahtini ogullarindan birine terk edecekse, bu, herhalde ele avuca sigmaz Selim degil, babasi gibi yavas ve halim Sehzâde Ahmed olmaliydi.





Anlasildigi kadari ile Selim, her iki kardesini de Osmanli tahti için kifayetli görmüyor ve dedesi Fâtih Sultan Mehmed'den sonra devletin maruz kaldigi tehlikeleri ortadan kaldiracak ve bükülen belini, sadece kendi çabalarinin dogrultabilecegine inaniyordu.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0