osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Anadolu nun idari taksimatı

Anadolu'nun idari taksimatı
Anadolu'nun idari taksimatı
Her kitap okunmak için alınmaz. Kitaplar ya hemen veya zamanı gelince okunmak için ya da günün birinde belki ihtiyaç hâsıl olabilir düşüncesiyle alınırlar. Bu sebeple birçok kitabın alındıktan sonra kapağını açmaya, sayfalarını çevirmeye ömür vefa etmez. Bazı kitaplar mutlaka kütüphanede bulunmalıdır düşüncesiyle alınır, çünkü bunlara tekrar tekrar bakmak icap eder; sahaflarda en çok da bu kabil kitaplar aranır. Tuncer Baykara’nın Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş I Anadolu’nun İdarî Taksimatı (Ankara: TKAT Yayınları/Sevinç Matbaası, 1987) isimli kitabı bir dönem, baskı tarihi de çok eski olmamasına rağmen sahaflarda çokça sor***
kitaplardan biriydi. En azından ben 4-5 ay aramıştım. Çünkü Osmanlı idarî taksimatıyla alakalı makale ve kitaplarda müracaat edilen temel kaynaklardan biriydi. Naçizane Osmanlı son dönem tarihine ilgi duyanlardan biriyiz. Okumalarımızdaki yoğunlaşma neticesi bu dönemdeki anayasal çalışmaların ve idari düzenlemelerin aslında göründükleri gibi olmadığını, bunların arkasında “devletin bekası” kaygısı bulunduğunu tespit ettik. Yani Osmanlı’nın son döneminde bir anayasa metni ya da buna mümasil bir metin yürürlüğe girmişse genelde “devletin bekası” kaygısının öne çıktığını, bu kaygı, korku ve endişenin hukukî bir niteliğe büründüğünü ve anayasa metni olarak tezahür ettiğini gördük. II. Meşrutiyet’in İlanında Halk Unsuru (Ankara: Cedit Neşriyat, 2011) isimli çalışmamızda da bu tezi savunmaya çalıştık. İlginçtir, Osmanlı idarî taksimatındaki değişiklik ve düzenlemelerde de bu kaygı belirgin şekilde gözlemlenmektedir.

Kısaca dönemlere göre bir eyalet, sancak veya vilayetin idari taksimatında çoğu zaman yerel, bölgesel ihtiyaçlar ve coğrafi durum temel etken olmamaktadır. Mısır gailesinin yaşandığı dönem ve Tanzimat’la birlikte beka kaygısı had raddeye vasıl olduğu için bu dönemler hem anayasal hem de idari düzenlemelerin öne çıktığı bir dönem görünümündedir. Tanzimat’ın ilanı ile Mısır gailesi arasındaki bağ da kabil-i inkar değildir.
ANADOLU’DAKİ DÜZENLEMELERİN ARKA PLANINDA NE VARDI?
Bazı kitapları alıp aynı gün içinde okuduğumuz vakidir. Bu kitabı da alıp hemen okuduğumu hatırlıyorum. Yer yer devletçi reflekslerle şahsi kanaatlerin serd edilmesine rağmen yine de sahasındaki ender kıymetli akademik/ilmî çalışmalardan biri olan bu eserde her ne kadar bir tez olarak devletin bekası kaygısı ile idari taksimat arasında doğrudan bir bağlantı kurulmuyorsa da tarihî gelişim çizgisi çok doğru bir şekilde aktarıldığı için bu neticeye ulaşmak da çok zor olmuyor. Aslında 1832 senesinde Kavalalı Mehmed Ali Paşa birliklerinin fiili işgalle hemen bütün Anadolu’yu idarelerine almaları, İstanbul’un etkisinin hiç kalmaması, büyük devletlerin araya girmesi ve 1833 Kütahya Anlaşması’yla Mısır birliklerinin Torosların güneyine çekilmesi ve burada da fiili durumun 1840’lara kadar devam etmesi Anadolu’daki bazı düzenlemelere başlangıç teşkil etmiştir. Bu dönemde Batı’daki büyük eyaletler makul ölçülerde bölünmüş, Doğu’da ise tam tersi bir durum ortaya çıkmıştır. Her ne kadar bu dönemde 1847’de Kürdistan Eyaleti, 1850’de de Lazistan Sancağı teşkiline karar verilmişse de 1864-67 ıslahatı ile Kürdistan Eyaleti’ne son verilmiştir (s.125).

Esas idari düzenleme 1864-67 yılları arasında yapılanıdır. Öncelikle Tuna ve Halep’te Midhat Paşa ve Ahmed Cevdet Paşa’nın idaresinde tatbik edilen İdare-i Vilayet Kanunu 1867’de yeni vilayetler teşkiliyle imparatorluk genelinde uyg***
mıştır.
ÇÖZÜM İÇİN SORUN DOĞRU TESPİT EDİLMELİ
Baykara, Maraş’ın Haleb’e bağlanmasını ve Lübnan devletinin kuruluşuyla neticelendiğini ifade ettiği Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı’nın doğrudan İstanbul’a bağlı olmasını ülke gerçeklerinden ziyade devrin Avrupalı uzmanlarının etkilerine bağlar. Baykara’nın bu görüşü de anlamlı olmakla birlikte bunun Osmanlı devlet adamlarının öngörüsüzlüğü olduğu kanaatindeyiz.

Mesela birçok eserde 93 Harbi ile Tuna’nın elimizden çıkıp Bulgar Prensliği adı altında bağımsızlaşmasında çok geniş bir bölgenin tek bir vilayet çatısı altında toplanmasının etken olduğu görüşü dile getirilmiştir. Yani aslında Tuna vilayeti adeta bir eyalet görünümündeydi. Kaldı ki Cebel-i Lübnan’da ve birçok aynı ya da benzer bölgede yaşanan hadiselerde de görüldüğü üzere büyük devletlerin müdahalesi ya da en en hafif tabirle gösterdikleri hassasiyetler Osmanlı devlet adamlarınca devletin bekası kaygısıyla da haddinden fazla ciddiye alınmaktaydı. Neticede Lübnan 1860 olaylarından sonra 1861’de ayrıcalıklı bir idareye dönüştürülmüştür. Şu da bir gerçekti: Büyük devletlerin reform talepleri bazen doğrudan özerklik, bazen de özerklik niteliğinde idari bir düzenleme şeklinde neticeleniyordu. Girit idari düzenlemesi böyleydi.

Girit valisi Müslüman Osmanlı vatandaşlarından seçilirken zaman içinde artık sadece bir vali yardımcısı Müslüman olabilmekteydi. Öyle ki Girit’le ilgili yapılan Halepa Mukavelesinin Kanun-i Esasi’nin bile üstünde olduğu hüküm altına alınabiliyordu. 93 Harbi’ne tekaddüm eden günlerde büyük devletlerin Osmanlı Devleti’nden istedikleri şey Bosna-Hersek ve Tuna vilayetlerinin özerkliğiydi. Bu durumda Osmanlı’nın son dönem bazı idari düzenlemelerinde devletin bekası kaygısının belirgin olduğunu, tıpkı anayasal gelişmelerde gözlemlendiği üzere idari-hukuki düzenlemenin bir çözüm olabileceği düşüncesine sahip olunduğunu, ancak bunların kısa vadede çözüme yardım eder gibi görünmelerine rağmen uzun vadede daha büyük sorunlara yol açtığını söyleyebiliriz. Böylelikle sorunun doğru tespit edilememesi sebebiyle doğru çözüm şekil ve süreçleri için de fırsatlar kaçırılmıştır. Bu kitap içerdiği materyaller bakımından ziyadesiyle kıymetli bir eserdir.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0