osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Namık Kemal

Tanzîmât devrinin meşhur gazeteci, siyasetçi, şâir ve yazarı. 21 Aralık 1840’da Tekirdağ’da doğdu.
Tanzîmât devrinin meşhur gazetec...
Mehmed Kemâl adı verildi. Daha sonraları Nâmık mahlasını aldı. 1889’da mutasarrıflık yaptığı Sakız adasında öldü. Bolayır’a gömüldü. Sultan İkinci Abdulhamîd Han’ın emriyle kabri üzerine türbe yaptırıldı.

Nâmık Kemâl’in baba tarafından bilinen en büyük atası Konyalı Bekir Ağa’dır. Bunun oğlu sadrâzam Topal Osman Paşa, onun oğlu Kapdân-ı derya Ahmed Râtib Paşa, onun oğlu Şemseddîn Bey, üçüncü Mustafa Han’ın mâbeyncilerindendir. Şemseddîn Bey’in oğlu Yenişehirli Mustafa Âsım Bey, Nâmık Kemâl’in babasıdır. Annesi Fatma Zehra Hanım, Arnavud Abdüllatîf Paşa’nın kızıdır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Çocukluk ve ilk gençlik çağı, dedesi Abdüllatîf Paşa’nın yanında geçti. Abdüllatîf Paşa, kaymakam ve vâli olarak devamlı dolaştığı için, Nâmık Kemâl, düzenli bir tahsil görmedi. Önce husûsî dersler aldı. Sonra kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Dedesiyle 12 yaşında önce Kars’a, bir yıl sonra ise Sofya’ya gitti. Dedesini taltif için kendisine hâcelik rüûsu verildi. 18 yaşına kadar Sofya’da kaldı. İlk şiirlerini burada yazdı. Tasavvufla ilgilendi. On altı yaşında Râgıb Efendi’nin kızı Nesîme Hanım’la evlendi. 1857’de İstanbul’a geldi. Hâriciye nezâreti tercüme kaleminde çalışmaya başladı. Burada Fransızcasını ilerlettiği gibi eski edebiyat geleneğini devam ettiren şâirlerle tanıştı. Aynı kalemde çalışan Leskofçalı Gâlib Bey’le yakın dostluk kurdu. Onun te’siri altında kaldı. Bu te’sir dîvân tarzı şiirlerinde, hayâtının sonuna kadar sürdü. 1861’de kurulan Encümen-i şuarâda yer aldı. Burada Şinâsî ile tanıştı. 1862’de Tasvîr-i Efkâr’da yazılar yazmaya başladı. Şinâsî Paris’e gidince, Tasvîr-i Efkâr-ı Nâmık Kemâl’e bıraktı. Böylece gazetecilikle beraber siyâsete de atıldı. Önceleri yayınları ile hükümetten takdîr aldı. Fakat zamanla iç ve dış olaylar hakkındaki ....
Devamını görmek için lütfen giriş yapınız veya Üye Olunuz.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0