osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

İstiklal Mahkemeleri kimleri astı?

İstiklal Mahkemeleri
İstiklal Mahkemeleri
Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşmak derdinde olanlar, onun tarihine saldırıyorlar. Şimdi de sıra İstiklal Mahkemelerine geldi. AKP büyüklerinden Bülent Arınç, Siz bir de İstiklal Mahkemelerine bakın. Orada kaç Dersim var bir bilseniz. derken aslında bu kampanyaya öncülük ediyordu.
Peki İstiklal Mahkemeleri ne zaman, hangi şartlarda ve hangi amaçla kuruldu; bu saldırganlar hiç o günleri anlatıyorlar mı?
1920 yılına geldiğimizde; o zamanki devletimiz olan Osmanlı Devletinin orduları yenilmiş, topraklarımız işgal edilmiş; Anadolu bile 5 parçaya bölünmüş. Doğusunda Ermenistan ile Kürdistan; kuzeyinde Pontus Rum Devleti kurulması kararlaştırılmış. Ege ve Güney Marmara bölgelerini Yunanlılar işgal etmiş. Güneyi İngilizler ve Fransızlar ele geçirmiş. Çanakkaleyi bir kurşun bile atmadan geçen emperyalistler İstanbulu işgal etmiş. Türkler/Müslümanlar evlerinden başını çıkaramaz duruma gelmiş.
İşte bu şartlarda vatanını, milletini, namusunu, dinini düşünen bir avuç yiğit insan İstiklal (Bağımsızlık) için ortaya çıkmış.
1919dan itibaren:
*İstiklal Savaşı başlamış.
*İstiklal Marşı bu amaçla yazılmış.
*İstiklal Mahkemeleri devreye girmiş.
Bu üçü, birbirinin tamamlayıcısı, olmazsa olmazı olmuş.
MİLLET MECLİSİ KURDU
İstiklal Savaşını yürütmek için orduya ihtiyaç vardı. Orduyu kurmak ve ayakta tutmak için de İstiklal Mahkemeleri gerekli olmuştu. Çünkü; iki başlı bir devlet vardı o sıralarda.
Birinci devlet; İstanbulda idi. Bu devletin başındaki padişah Vahdettin İginilizlerin oyuncağı halindeydi.
İkinci devlet ise Ankarada kurulan hükümetin temsil ettiği daha yeri yurdu belli olmayan devletti. İstanbul hükümeti, Ankara hükümetini yok etmek için düşmanla işbirliği halinde idi. Kaçaklar, bozguncular; çeteler; namus düşmanları ortalığı kaplamıştı. Böyle bir ortamda ordu kurup da düşmanla savaşamazdın.
İşte İstiklal Mahkemeleri; İstiklal Savaşına karşı yürütülen yıkıcı çalışmaları durdurmak ve cezalandırmakla ilgili bir görev yapıyorlardı.
Bu mahkemeleri kuran güç ise doğrudan doğruya 23 Nisan 1920de Ankarada toplanan Millet Meclisi idi. O mahkemelerde görev yapanları da Millet Meclisi; milletvekilleri arasından liyakatına bakarak seçiyordu.
Yani; İstiklal Mahkemeleri ile CHPnin hiçbir ilgisi bulunmuyordu çünkü o zamanlar daha CHP yoktu. Bugün; İstiklal Mahkemelerine karşı çıkanlar; 1920 yılındaki milletin iradesine ve oy hakkına karşı çıkanlardır.
HANGİ SUÇLARI?
İstiklal Mahkemelerinde o günlerde İstiklal Harbine (Kurtuluş Savaşına) karşı yürütülen bozgunculuğa karşı şiddetli önlemler alındı. Çünkü düşman işbirlikçisi Osmanlı hükümetinin adamları ve yerli Rumlar, Türk ordusunu çökertmek için her türlü sabotajı yapıyorlardı.
Acı bir gerçeği de size hatırlatayım: O günlerde halkın yarıya yakını Kurtuluş Savaşına karşı idi. Yani; İstiklal Harbine herkesin gönüllü olarak katıldığını; bu savaşın bütün kesimlerin çabasıyla kazanıldığını sanmayın. Kurtuluş Savaşını engellemek için İzmitten tutun da Konyaya kadar her yerde iç isyanlar çıkartıldı; bu isyanlarda oradaki insanlar yer aldılar. Padişah Vahdettin bile Hilafet Ordusu kurdurup düşmana değil de Türk ordusunun üstüne yolladı.
Bu durumda askeri cephede tutmak elbette ki çok zordu. Onun için sadece hainlerin değil kaçakların da İstiklal Mahkemesinde yargılanması gerekiyordu. Vatana İhanet Kanunu bu konuyu halletmek için çıkartılmıştı.
Kaçaklar mı sadece? Her yerde çeteler oluşmuştu. Bunlar; köyleri basıp zaten aç ve açık haldeki halkı soyuyorlar; kadınların ırzına geçiyorlardı. Ordu içine giren bozguncular askeri firar etmek için kandırıyordu. Ordunun düşmanla savaşması için arkasının temiz tutulması gerekiyordu. Türk ordusu düşmanla savaşırken cephe gerisinde silaha sarılarak onu arkadan vuran isyancılar vardı. Onları yok etmek görevini de işte bu İstiklal Mahkemeleri yapıyordu.
BUGÜNKÜLERDEN DAHA ADİLDİ
Bugün bir eli yağda bir eli balda olanların özel yetkili mahkemeleri savunurken milli mücadelenin kazanılmasında kaçınılmaz olan İstiklal Mahkemelerini kötülemeleri, kötü niyetin daniskasıdır.
1920 yılının sonlarına doğru, perişan ortamda Enkara; Eskişehir, Kastamonu, Konya, Isparta, Pozantı, Sivas, Dıyarbakır merkezlerinde İstiklal Mahkemeleri kurulmuştu.
Hemen belirtelim ki bugün özel yetkili mahkemelerde; suçlanan kişilere ve avukatlarına şüphelinin neyle suçlandığına ilişkin belgeler verilmiyor. Buna da ileri demokrasi deniliyor. Halbuki İstiklal Mahkemeleri halka açık olarak yürütülen yargılamalarıyla ünlüdür. Bütün yargılama vatandaşın gözü önünde oluyordu.
Ayrıca bu davaları dönemin gazeteleri takip etmek ve günü gününe yayımlamak zorunda idi. Suçlanan kişilere kendisini istediği gibi savunma kanıt ve tanık getirme hakkı veriliyordu. Bunun en somut örneklerinden birisi Mustafa Sagir davasıdır.
İNGİLİZ CASUSU
1921 yılının başlarında Ankaraya Hint Müslümanlarının Temsilcisi unvanıyla Mustafa Sagir isimli birisi geldi. Bu kişi; Mustafa Kemal Paşa da olmak üzere hükümetin ileri gelenleriyle görüşmüştü.
Kemal Paşa; Mustafa Sagirin casus olmasından şüphelenmiş; İçişleri Bakanı (Vekil) Dr. Adnan Bey ile görüşerek bu kişinin sıkı biçimde izlenmesini rica etmişti.
Bir süre sonra Mustafa Sagir; o sıralarda ulaşım çok zor ve sınırlı olduğu için Adnan Bey aracılığı ile İstanbula bir mektup göndermek istediğini söyler. Bakan Adnan Bey mektubu alır ve kimyagerlere inceletir. Sonunda özel bir madde ile mektuba gizli bilgilerin yazıldığı ortaya çıkartılır.
Gizli mektup, İstanbuldaki İngiliz Haberalma Teşkilatının başında bulunan Albay Nelsona yazılmıştır. Bu gizli yazıda Mustafa Kemal Paşanın nasıl yaşadığı, hangi satte evinden çıktığı, yanında kimlerin bulunduğu, nasıl bir otomobille dolaştığı; otomobilin hızı bile yer almaktadır.
Bundan sonra Mustafa Sagirin kaldığı ev aranıp kuşkuları doğrulayan başka deliller de bulunur; tutuklanıp İstiklal Mahkemesine verilir.
MUSTAFA KEMALİ
ÖLDÜRECEKTİ
Ankara hükümetin çok zor durumda bulunduğu o günlerdeki Mustafa Sagir davası içeride ve dışarıda büyük yankı uyandırdı. Gazeteler bu davayı günü gününe yayımladılar.
Şüphelinin kendisini savunması için her türlü olanak o zor koşullarda sağlanmıştı. Delillerin çokluğu ve kesinliği karşısında Mustafa Sagir mahkemede suçunu itiraf etmek zorunda kaldı ve geçmişini açıkladı. Mustafa Sagir, Mustafa Kemali de ortadan kaldırmak için İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından görevlendirildiğini de itiraf etti. (Ayrıntılar için bakınız: Ergun Aybars: İstiklal Mahkemeleri isimli kitap)
Anadoluda bulunan İngiliz casusluk örgütü hakkında da önemli bilgiler veren Mustafa Sagir; casusluk suçunu kabul etti ama Ankara hükümetinin kendisine dokunamayacağını da ileri sürdü. Bunun için diyordu ki: Ben bu memleketin evladı değilim o yüzden de vatana ihanet kanunu ile suçlanamam. Ben Türk nimeti ile yetişmedim. Beni İngiliz yetiştirdi. Siz yetiştirmiş olsa idiniz; size de aynı hizmeti yapardım. Bu vatanadan olmadığım için beni idam edemezsiniz.
Fakat; Ankara İstiklal Mahkemesi; Mustafa Sagirin kendi itirafına dayanarak hıyanetine hükmetti idam kararı verdi.
ALİ ÇETİNKAYA OLAYI
Ali Çetinkaya; Osmanlı Devletinin yetiştirdiği en seçkin askerlerden birisidir. Kendisi; İstanbulu işgal eden İngilizler tarafından tutuklanıp Maltaya sürülmüştü. Buradan kurtulduktan sonra hemen İstiklal Savaşına katıldı ve İstiklal Mahkemelerinde görev aldı. Bu görevi ona TBMM verdi.
Ali Çetinkaya (Kel Ali); 1925te isyan eden Şeyh Saiti de yargılayan mahkemede Kılıç Ali ve Necip Ali ile birlikte yargıçlık yaptı ve o haini astırdı.
Aynı biçimde 1926 da İzmirde Atatürke suikast düzenleyen çeteyi de onun bulunduğu İstiklal Mahkemesi yargıladı. 1926 suikastini; sömürgecilerin emrindeki gericilerin ve İttihatçı artığı ajanların cumhuriyete karşı bir darbe olarak planladıklarını dönemin Komüntern belgeleri gösteriyor.
Ali Çetinkaya; emperyalistlere ve onların maşalarına karşı yiğitçe karşı duran bir asker ve devlet adamı olarak tarihte şerefli bir yer aldı.
Umarım ki günümüzün siyasetçileri onun yaşam öyküsünü doğru okurlar.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0